Tüm dünyada bu hastalığa dikkat çekmek için her yıl 1 ila 7 aralık dünya AİDS günü olarak kutlanıyor
bunun tek amacı ise AİDS hastalığı konusunda insanları bilgilendirmek
işte ben de dünya AİDS haftası nedeniyle sizleri bu konu hakkında bilgilendirmek istedim
-- HIV/AIDS hastalığı ilk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devlri (ABD)’de ve Haiti’den gelen göçmenlerde tanımlandı “AIDS’’e (Acguired Immuno Deficiency Syndrome ) Kazanılmış Bağışıklık Yetmezlik Sendromu Virüsü adı verilir. 1984 yılında ise AIDS’e neden olan virüs ‘’HIV’’ İnsan Bağışıklık Yetmezliği açığa çıkarıldı. Bu virüs vücudun savunma gücünü zayıflatmakta, yıkmakta ve normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar, savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilememektedir.
Hastalık 1980’li yıllardan bu yana tüm dünyada hızla yayılmaya devam
etmektedir. 1990’lı yılların başlarından beri AIDS’in en önemli bulaşma
nedenleri , korunmasız yapılan cinsel temas ve damar içi madde
kullananların ortak paylaştığı enjektör ile olmaktadır.
HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı herkesi tehdit edebilen, henüz virüsü tam olarak vücuttan atmayı sağlayabilecek tedavisi ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Bununla birlikte ilaç tedavisi ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmış, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür.
1. HIV Pozitiflik Nedir?
Kanında HIV virüsü bulunan kişilere HIV pozitif denir. Bu kişiler aynı zamanda kanında antikor bulunan seropozitif (Anti-HIV testi=ELİSA testi Pozitif) kişilerdir.
2. AIDS Nedir?
AIDS bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu HIV adı verilen virüstür. HIV nüfuz ettiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta, HIV’in etkisinin yanı sıra, çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olurlar.
3. HIV/AIDS BULAŞMA YOLLARI
HIV bulaşıcılığı üst düzeyde olan bir virüs olması nedeniyle korunulması gereken bir virüstür. HIV tek başına yaşamını idame edemeyen, bu nedenle mutlaka konak ihtiyacı olan bir virüstür. Virüs açık hava şartlarında uzun süreli canlı kalamamakta, oksijenle temasta kısa sürede ölmektedir. Standart sterilizasyon uygulamaları virüse karşı korunma da yeterlidir. Virüsün bulaşma yolu temel de vücut sıvılarıyla olmaktadır, bu nedenle kan, meni gibi virüsün daha yoğun olduğu vücut sıvılarının virüsün iletiminde yeri büyüktür. Ancak tükürük, ter, gözyaşı ve idrar gibi vücut sıvılarında virüs bulunmamaktadır. Bu nedenle tokalaşmak, ortak duş-banyo alanlarını ve tuvaletleri kullanmakla bulaşmaz. HIV enfeksiyonu esas olarak 3 önemli yolla bulaşmaktadır:
Korunmasız Cinsel İlişki: HIV enfeksiyonun en sık bulaşma şeklidir. HIV, korunmasız (kondom kullanılmadan) yapılan her türlü cinsel temasla bulaşabilmektedir.
Kan ve Kan Ürünleri ile Bulaşma: Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir.
Anneden bebeğe Bulaşma: HIV enfeksiyonu gebelik süresince, doğum sırasında vücut sıvıları ve emzirme sırasında süt ile bebeğe de geçebilmektedir.
HIV’ın BULAŞMADIĞI DURUMLAR:
1. Dokunmak, tokalaşmak, sarılmak ile
2. Gözyaşı, ter, tükürük yolu ile
3. Aynı evde oturmak, aynı havayı solumak ile
4. Aynı havuzu, banyoyu, tuvaleti, saunayı, duşu paylaşmak ile
5. Giysilerin ortak kullanılması ile
6. Tabak, çatal, kaşık, bıçak, bardak paylaşılması ile
7. Telefon kulaklığı, kapı tokmağı ile
8. Sivrisinek, böcek, arı sokması ile HIV Bulaşmamaktadır.
...............
HIV enfeksiyonu sadece erişkinleri değil, bebek, çocuk, genç, yaşlı herkesi tehdit edebilen, henüz virüsü tam olarak vücuttan atmayı sağlayabilecek tedavisi ve aşısının bulunamadığı bir hastalıktır. Bununla birlikte ilaç tedavisi ile HIV/AIDS hastalığından ölümler azalmış, ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp yaşam boyu ilaç kullanımını gerektiren bir tür kronik hastalığa dönüşmüştür.
1. HIV Pozitiflik Nedir?
Kanında HIV virüsü bulunan kişilere HIV pozitif denir. Bu kişiler aynı zamanda kanında antikor bulunan seropozitif (Anti-HIV testi=ELİSA testi Pozitif) kişilerdir.
2. AIDS Nedir?
AIDS bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. Mikrobu HIV adı verilen virüstür. HIV nüfuz ettiği vücudun, mikroplara karşı koyma yeteneğini sağlayan bağışıklık sistemini etkileyip yok eder. Direnci azalan vücutta, HIV’in etkisinin yanı sıra, çeşitli mikroplar da hastalıklara neden olurlar.
3. HIV/AIDS BULAŞMA YOLLARI
HIV bulaşıcılığı üst düzeyde olan bir virüs olması nedeniyle korunulması gereken bir virüstür. HIV tek başına yaşamını idame edemeyen, bu nedenle mutlaka konak ihtiyacı olan bir virüstür. Virüs açık hava şartlarında uzun süreli canlı kalamamakta, oksijenle temasta kısa sürede ölmektedir. Standart sterilizasyon uygulamaları virüse karşı korunma da yeterlidir. Virüsün bulaşma yolu temel de vücut sıvılarıyla olmaktadır, bu nedenle kan, meni gibi virüsün daha yoğun olduğu vücut sıvılarının virüsün iletiminde yeri büyüktür. Ancak tükürük, ter, gözyaşı ve idrar gibi vücut sıvılarında virüs bulunmamaktadır. Bu nedenle tokalaşmak, ortak duş-banyo alanlarını ve tuvaletleri kullanmakla bulaşmaz. HIV enfeksiyonu esas olarak 3 önemli yolla bulaşmaktadır:
Korunmasız Cinsel İlişki: HIV enfeksiyonun en sık bulaşma şeklidir. HIV, korunmasız (kondom kullanılmadan) yapılan her türlü cinsel temasla bulaşabilmektedir.
Kan ve Kan Ürünleri ile Bulaşma: Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir.
Anneden bebeğe Bulaşma: HIV enfeksiyonu gebelik süresince, doğum sırasında vücut sıvıları ve emzirme sırasında süt ile bebeğe de geçebilmektedir.
HIV’ın BULAŞMADIĞI DURUMLAR:
1. Dokunmak, tokalaşmak, sarılmak ile
2. Gözyaşı, ter, tükürük yolu ile
3. Aynı evde oturmak, aynı havayı solumak ile
4. Aynı havuzu, banyoyu, tuvaleti, saunayı, duşu paylaşmak ile
5. Giysilerin ortak kullanılması ile
6. Tabak, çatal, kaşık, bıçak, bardak paylaşılması ile
7. Telefon kulaklığı, kapı tokmağı ile
8. Sivrisinek, böcek, arı sokması ile HIV Bulaşmamaktadır.
...............
Tüm dünyada olduğu gibi bizim ülkemiz dede AİDS hastasının çok olduğu
toplumdan dışlanmamak için hastalıklarını gizleyip tedavi görmeyi ret
eden ettikleri biliniyor. aralarında çocuklarında bulunduğu
bu hastaların toplumdan dışlandıkları için işsiz ve yalnız başlarına
hayatlarını idame ettirdikleri de bir gerçek
Onları aramıza almanın bize hiç bir zararının dokunmayacağını da sanırım
bu yazıdan da anlamışsınızdır.bu Hastaları topluma kazandırmak için
onlarla arkadaşlık etmekten kaçınmamak iş imkanı sağlamak HIV virüsü
Taşıyan hasta çocukların okumasına engel olmamak gerek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder