30 Eylül 2016 Cuma

Bir Resim



Erkek huzursuzdu, yerinde duramıyordu. Belli ki, kafasında bir takım düşüncelere hapsolmuştu. Çözüm sunamıyordu simdilik pek çok şeye. Bırakmayı düşündüğü sıgaradan aldı, ilerideki saate bakarak bir tane yaktı. Derin bir nefes çekti, sesi sessizligi bozdu. Kalkıp camın kenarına doğru yürüdü, dışarısı alacakaranlıktı, sabah olmamıştı. İnsanların henüz sıcak yataklarından çıkmadığı, işe gitmek için yola koyulmadığı bir saatti.

Ağır ağır döndü, biraz sendeledi, sıgaranın uzun zamandır içmeyişinin verdiği ufak bir başdönmesiydi. Umursamadı, tek elini cebine attı, elini çıkardığında elindeki resim iyice buruşmuş, kırış kırış olmuştu. İlk bulduğu yere oturdu, eliyle resmi düzeltti. Dakikalarca sürdü resmi düzeltmesi, adeta okşar gibi bir ayin yaparcasına düzeltiyordu resmi. Belli ki çok değerliydi. Gören madem bu kadar değerli neden cebine atıyorsun diye sorabilirdi. Oysa o resim senelerce hep o cebinde durmuştu. Bunu kendinden başkası bilmiyordu. O gece ilk kez cebinden dışarı çıkarmıştı resmi.

Yüreğinin sıkıştığını hissetti. Artık zamanı gelmişti resmin yerine konmasının. Önce odanın içinde bir gözleriyle dolandı. Bir yer kestiremedi gözüne. Sıgarasını söndürmek için kalktı yerinden ayagı halıya takıldı tökezledi. Aklına çocukluğundaki gibi halı altına saklama fikri geldi, kendi de inanmadı bunun mantıklı birşey olacağına. hala çocuksu tarafı vardı adamın. Büyümeye korkar gibiydi sanki. Teredütte kaldı, sonra zamanı gelmemiş diyerek resmi tekrar cebine koydu. Yanından ayırmadığı bu kadar değer verdiği kimin resmiydi. Bir başkası yerine kendi sordu bunu kendine. Cevabını bulamadı uzun süre. Anı diye mırıldandı usulca kendi bile zor duyabileceği bir sesle. Hem o resme çok değer veriyordu, hem de hayatını hapsettiği için kızıyordu.

Kendi kendine konuşmaga başladı... seneler önce sevdiği bir kızın resmiydi. Kendi bencilliğinden sevdiği kızı kaybetmişti. Bencilliğini artık kabullenmişti ama çok geç kalmıştı. Kurtulmalıyım bu resimden diye düşündü. Aslında kurtulmak istediği bir hayaldi. Hemen giyinip dışarı çıktı, şuursuzca yürüdü ıssız sokaklarda. Hava artık ağarmaya başlamıştı. Kendini deniz kenarında buldu. Evet karar verdi. Tam yeri diye düşündü. İsmi gibi derin özgür sulara bırakacaktı o hayali. Artık zamanı gelmişti.

Bir sıgara daha içmek istedi, elindeki resme dalarak. Belki tüm hayatı o üç dakika sürecek sıgara içimindeydi. Denizin kenarına yaklaşdı.. yaklaşdı. Usulca resmi soguk sulara bıraktı, hafif sabah rüzgarında sürüklenerek uzaklaşıyordu hayatı.. İzledi, nefes alamadı.. Tekrar denedi nefesi tükenmişti, ona hayat veren o resimdi cebinde taşıdığı..

Yerleri süpüren çöpçünün onu bulması ile resimdeki hayalden ayrılabildi ancak. Hayatı denize, kendi de sonsuzluğa kapandı. Ailesi onun ölümünü kalp krizi olarak söyledi herkese.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder