30 Eylül 2016 Cuma

Günümüz savaslari


Cennetin dibi adlı kitapta  Yirmi birinci yüzyılın savaşan, barışçıl modern insanı çelişkiler içinde tam bir maskara oldu, diyor Gündüz vassaf; bir yandan Askerliği geçmiş yüzyılların tersine, ayıp bir uğraş sayarken, bir yandan da Yüzyıl’ı 5 kıtada boğuşarak geçirdi; Barış mitinglerine katılıp uzayın fethine hayran kaldı, oyuncak tabancalardan koruduğu çocuklarını askere yolladı ve artık saçmalığın doruk noktasında (bir amacıda kadınları korumak olan Ordu’da) eşitlik ve demokrasi adına kadınlarda askere alınmaya başlandı diye devam ediyor yazar!

Pahalılığından kullanmaya kıyamadığımız Savaş araçlarımız bile var. Ordularda ki milyarlık güç, günümüzün çoğu savaşları için geçersiz ve gereksiz malzemelerden oluşuyor. ama gene de bir yandan savaşta hiç kullanılmamış eski modeller hurdaya çıkarılırken milyarlar harcayıp hiç kullanılmayacak yeni modeller üretiliyor satın alınıyor. Bir saçmalıktır gidiyor.
İlk insanlar avlarını aldata bilmek için kendilerini mümkün olduğu kadar avlarına benzetir Geyik avcısı geyik postuna ayı Avcısı ayı postuna bürünür dü birbirimizi avlarken ise tam tersini yaptık tarih boyu birbirlerinden alımlı birbirinden güzel savaş giysileri giydir ilk Terziler günümüzün Çıtkırıldım salon sosyetesi için degil, cengaverler için yarattılar modellerini. Çarpışanlar birbirlerinden gizlenmeye akıllarından geçirmedi, tersine birbirlerinin gözlerine girmecesine giyindiler. Kırmızı şeritli ütülü pantolonları ile cephede savaşan Fransızlar, daha birinci Savaşı günleri ne kadar le pantolon  Rouge, c’est la France diye tanımlıyorlar dı kendilerini.

Derken Savaş modern, insan korkak oldu Dünyanın her tarafında birbirlerinden ayırt edilmeyen askerler çamur renkli kıyafetlere bürünerek yüzlerini gözlerini çamura bulayıp gizlenerek birbirlerini avlamaya başladı. Japonların işi Samuraisi, Osmanlı’nın sipahisi, İngiliz’in şövalyesi yok olan yok edilen türler gibi, birer birer kayboldu tam tek tip üniformalarıyla herkes Bir Bir Birilerine benzemişken, birbirlerine benzemekle de kalmadılar, kocaman Savaş makineleri, tankları, uçakları ve deniz uçakları ve deniz altları içinde yok oldular.

Savaşanlar borsa güdümlü teknokratların emrinde maskeli baloda dolaştırılan kukla köleler gibi kaldılar. Ne yapacaklarına ne giyeceklerini  şaşırdılar. Haki renkli ceplerin içinde kentin göbeğinde Trafik sıkışık lambaların kırmızıdan yeşile dönmesini bekler Buldular kendilerini. Artık kendi halkları ile kendi topraklarında da savaştıklarından ve dost ile düşman sivil mekan ile askeri alan birbirlerine  karıştığından, Er meydanlarında Erler yok oldu Artık günümüz çocukları kahramanlarını Ortaçağda, uzayda ararken, gizli Bodrum katlarında işkencelerle, pusetlere  yerleştirilmiş bombalarla, kahramanla ajan-provokatörün ikizleştigi  ekranlarda sürer oldu kanıksanan savaşlar diyor,ve son cümlesini şöyle bitiriyor !

Bizler artık yüzyılın en eski savaşlarını son büyük konvansiyonel savaşını yapıyoruz. Ama Ne Fark eder? onurumuzu avukatlara, çocuklarımızı uzmanlara, Topraklarımızı makinelere bıraktığımızdan, bizi korusun diye atımızı, silahımızı teslim edip devlete sığındığımız dan beri ne kaldı geriye? kendisini korumaktan, yaşatmaktan, aciz, geleceğin kulları olan bizler için.. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder