11 Ekim 2022 Salı

İRANLI KADIN MUHSA AMİNİ VE BAŞÖRTÜSÜ

 15 yıl önce AKP, Cumhurbaşkanlığı’na talip olduğunda ülkenin laik kesimleri “Türkiye İran olmayacak!” sloganıyla sokağa dökülmüştü. Çünkü Tahran rejimi, 1979’daki İslami dönüşümden bu yana, Ankara için bir tehdide dönüşmüştü. İran’ın, Türkiye’deki siyasi cinayetlerin perde arkasındaki faili olarak görünmesi, Türkiye’ye sığınan muhalifleri kaçırması ya da öldürtmesi, resmi ziyaretlerde Anıtkabir’i ziyaret etmekten çekinmesi, ilişkileri zehirliyordu; ancak asıl tehdit, mollaların İslam devrimini ihraç etme siyasi cinayetlerin perde arkasındaki faili olarak görünmesi, Türkiye'ye sığınan muhalifleri kaçırması ya da öldürtmesi, resmi ziyaretlerde Anıtkabir'i ziyaret etmekten çekinmesi, ilişkileri zehirliyordu; ancak asıl tehdit, mollaların İslam devrimini ihraç etme hevesiydi.

Türkiye’deki kadınlar, son 20 yılda uğradıkları bütün dinci baskıya rağmen, “Türkiye İran olmasın!” mücadelesini sürdürdü; ancak o arada, İran’da da Türkiye’deki laikliğe özenme iradesi belirginleşti. Yıllardır Türkiye’ye tatil için geldiklerinde çarşaflarını çıkarmış şekilde eğlenirken görüntülenen İranlı kadınlar, sonunda bu hakkı ülkelerinde de elde edebilmek için direnişe geçti. Ve nihayet 13 Eylül’de, örtünme kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisince gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin ölümüyle başlayan direniş, hızla yayıldı. Nasıl mollalar rejimi, kadınlara örtünme dayatmasını erkek egemen bir baskı rejiminin inşası için araçsallaştırdıysa, kadınlar da kendi bedenlerine dair özgürce Karar verme hakkını, o eril baskı rejimine isyanın gerekçesine dönüştürdü. Böylece örtülmek istenen saç, açılım isteyen bir hareketin simgesi haline geldi.

İlginçtir: Türkiye’de başörtülülere eğitim kurumlarına giriş yasağı konduğunda İslami hareket, "kadınların giyim-kuşam hakkı❞ için eylem yapmıştı. Bugün artık o yasaklar yok; ancak örtünmeyen kadınlar, artan fanatik sosyal baskı nedeniyle, diledikleri gibi giyinme hakkını, pratikte önemli ölçüde kaybetmiş durumda...

Bir dönem başörtüsünü, “giyim-kuşam hakki hürriyeti” adına savunanlar, bu baskıya hiç sesini çıkarmıyor; tabii bugün İran’da patlayan kadın isyanına da... Ama Türkiye’nin özgür kadın hareketi, İranlı kadınların direnişini içtenlikle destekliyor. Görünen o ki, sloganın tahmin ettiği gibi, “Türkiye İran olmayacak!”, ama bu isyanın sonunda İran, laik Türkiye’yi örnek alırsa bu, büyük kazanım olacak.