Suriye, Türkiye’nin en uzun sınıra sahip olduğu komşusu...
Aynı zamanda da Cumhuriyet’in kuruluşundan beri bitmek bilme yen bir
anlaşmazlık konusu...
Konu bazen Hatay oluyor, bazen Fırat’ın suyu... Bazen
PKK’nın, bazen YPG’nin faaliyetleri...Ama Ankara ile Şam arasındaki ilişkiler
bir türlü normalleşmiyor. Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarı, Şam’la yaşanan bu
gel-gitli ilişkinin daha da zehirlenmesine yol açtı.
2008’de Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan
“kardeşim” diye söz ediyor, ailece Bodrum'da ortak tatil, bakanlarıyla ortak
kabine toplantıları yapıyordu. 2011'de Suriye'de iç savaş başlayınca Ankara,
Esad'ın çabuk devrileceğini sandı. Erdoğan, 2012'de, "En kısa zamanda
Şam'a gidecek, Emevi Camii'nde namazımızı kılacağız" dedi. Cihatçılara
Türkiye’de üs verdi; silah, cephane yolladı. Özgür Suriye Ordusu’nun kuruluşuna
önayak oldu. İsyanı kışkırttı. Ancak 2015’ten itibaren savaşa Rusya dâhil olup
da rejimden yana ağırlık koyunca, Esad’ın koltuğu sağlamlaştı, Erdoğan’ın işizorlaştı.
Artık karşısında Esad'ı destekleyen Moskova ve YPG'yi
destekleyen Washington vardı. Türk ordusunun her sınır ötesi operasyonu,
Türkiye'yi biraz daha bataklığa çekiyordu. Bugün gelinen noktada, Türkiye,
girdiği bu bataklıktan istese de çıkamayacak halde...
Erdoğan’ın Putin’le Soçi buluşması sonrası Şam’la yakınlaşma
mesajları gelmeye başla dı. Ancak hemen, çıkarları zedelenen Özgür Suriye
Ordusu ayaklandı. Ankara orayı sus turup Washington’la F-16 pazarlığına başla
dığında, bu kez de Moskova’dan “S-400’lerin ikinci partisi için anlaşma
imzalandı” blokaji geldi. Erdoğan, şimdi bir yandan kendi eliyle yarattığı bu
sorunlar yumağından çıkmak için çare arıyor, bir yandan da Türkiye’ye kaçan 4
milyon sığınmacının giderek kronikleşen sorunlarıyla mücadele ediyor.
Şam’ın, Moskova’nın, Tahran’ın, Washington’un itirazı
ortadayken seçim öncesi yapmayı planladığı
sınır ötesi operas yonu yapabilecek gibi de görünmüyor.
“Bükemediğin eli öp” deyişi gerçek olup da Esad, yakında Ayasofya Camii’ne
namaza gelirse hiç şaşırmayacağız.