13 Şubat 2022 Pazar

Halil Falyalı Cinayeti

 Türkiyeli yetkililer Kıbrıs'a "yavru vatan" dedikçe, bu güzelim adayı, kendi yönettikleri "Anavatan"a benzettiler: Yolsuzluğa, mafyaya, kumarhanelere, uyuşturucu ticaretine, fuhuşa batmış, siyasi skandalların, suikastların, faili meçhul cinayetlerin pençesinde, bir kara para aklama cenneti...  Diye başlıyordu konuşmasına Can Dündar..


Türkiye'nin karanlık arka bahçesi... 20 yıl önce Avrupa Birliği üyeliğinden söz edilen Kuzey Kıbrıs şimdi, Amerikan federal polisinin gözetimi altında bir şüpheli ülke durumunda diye anlatan Can Dündar sözlerine şöyle devam ediyor 


Halil Falyalı'nın ancak narko devletlerde rastlanacak bir operasyonla öldürülmesi, geride pek çok soru işareti bıraktı. Kumarhanelerinde ünlü şarkıcıları, bürokratları, siyasetçileri ve onların çocuklarını ağırlayan ve onların kasetlerinden oluşan bir arşivi olduğuna inanılan biriydi Falyalı…


Kasetler savaşı, daha 3 ay önce Kıbrıs Başbakanı'nın istifasına yol açmıştı. Suikastin, Sedat Peker videoları ile başlayan sarsıntıların devamı olma ihtimali yüksek... Bu, Peker'in iddialarının ciddiyetini de kanıtlıyor. Peker'e göre, eski Başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu Erkam Yıldırım Kıbrıs'a gittiğinde Halil Falyalı'nın misafiri oluyordu. Bazı kasetler kullanılarak Erkan Yıldırım uyuşturucu kaçakçılığının aparatı haline getirilmişti. "Erkam Yıldırım-Süleyman Soylu dostluğuna bakın" demişti Peker…


Soylu'nun birlikte fotoğraf verdiği bir başka dostu da Almanyalı Osmanlılar yöneticisi Taner Ay'dı Peker, AKP'lilerin isteği üzerine ona para yolladığını söylemişti. O söyledikten hemen sonra, Aralık'ta Taner Ay da kuşkulu bir trafik kazasında öldü.


Anlaşılan o ki, kasetlerin, belgelerin, sırların ortaya dökülmesinden kaygılanan ve izlerin üst koltuktaki lere doğru yürümesinden rahatsız olan birileri, "mıntıka temizliği" yapıyor. Buna Nuri Gökhan Bozkır In Ukrayna'dan getirilmesi ve Sedat Peker'in iadesi için Dubai ile ilişkilerin düzeltilmesi de dâhil…... 


Sonunda temizleyen mi olacaklar, temizlenen mi? Hem "ana", hem "yavru vatan"ın geleceği, bu sorunun cevabında saklı…


6 Şubat 2022 Pazar

Kürtçe dili Neden Korkutuyor

 İstanbul'un gözbebeği İstiklal Caddesi, oldum olası, müzisyenlerin mekânıdır. Caddeyi boydan boya yürürken, her dilden şarkılar dinleyebilirsiniz. Geçen hafta polis Kürtçe hariç dedi ve caddede Kürtçe müzik yapan gençleri engelledi.

İzleyicilerden birinin müdahaleyi cep telefonuna kaydetmesi sayesinde konu, bir anda gündeme yerleşti. Milletvekilleri, Meclis'te İçişleri Bakanı'na engellemenin gerekçesini sordu. Soru önergesinde, "Şarkı Fransızca olsa ve Fransızca söyleseler de engelleyecek misiniz?" dediler.


Bu ülkede Türklerden sonra en büyük nüfusa sahip halkın dili üzerindeki baskı bitmek bilmiyor. 1980 darbesinden sonra, Türkçe dışında dil kullanmak resmen yasaklanmıştı. Sokakta Kürtçe konuşanlar bile tutuklanıyordu.


Sonraları kâh AB'ye şirin görünmek, kâh Kürtlerin oyunu almak için bu yasak kısmen kaldırıldı. Ama Kürtçenin derdi bitmedi. Meclis'te Kürtçe yemin edenler hapsedildi. Kürtçe oyunlar yasaklandı. Sahnede Kürtçe türkü söyleyenler kurşunlandı


Ahmet Kaya, albümünde Kürtçe şarkı söyleyeceğini beyan ettiği için neredeyse linç edildi. Hala mahkemede biri Kürtçe ifade verdiğinde hâkim, "anlaşılmayan bir dilde konuştu" diye kayda geçiyor. "Anlaşılmayan" dil dedikleri, asırlardır bu topraklarda konuşulan bir dil…


Korkunun özünde, Türkiye'nin asırlık bölünme fobisi yatıyor. İnsanlar Kürtçe konuşursa bunun, "Tek millet, tek devlet, tek bayrak" diye ifade edilen Türkiye formülünde delik açmasından korkuluyor. 

Oysa son 40 yılın pratiği, bir dili konuşmanın değil, tersine yasaklamanın,Kürtleri ortak vatan duygusundan uzaklaştırdığını ortaya koyuyor. 

En iyisini HDP'li Meral Danış Beştaş yaptı; İstiklal'de engellenen "Yar Meleke" şarkısını Meclis'te basın toplantısında söyledi. Ülke de bölünmedi.


Kim bilir belki de yıllardır yasaklanan dilin, kışkırtılan nefretin ve bitmeyen tahammülsüzlüğün çaresi, iki dilde, hep bir ağızdan barış türküleri söylemektir.belki o'zaman herşey güzel olacak.