26 Kasım 2020 Perşembe

YENİ DÜNYA DÜZENİ Mİ KURULUYOR

 Dünya'ya hükmeden küresel güçler dünya nüfusunu azaltarak insanları daha rahat kontrol altına almak istiyor! Yıllardan beri dillendirilen bu komplo teorisini çok sayıda araştırmacı kabulleniyor! Peki, uluslararası güce sahip olan devletler ve örgütler nüfus azaltımı için hangi yollara başvuruyor? İ o sorunun cevabını bulduğum bu  kaynaktan sizlere aktarıyorum.

1. KITLIK PAKTI (PACTE DE FAMINE)

Amerikalı aklın ürünü olan popüler düşüncenin aksine, nüfus azaltımı komplo teorileri, aslında Fransızlara ve onların 18. yüzyıl sonlarındaki kötü şöhretli Kıtlık Paktı (Pacte De Famine)'na mal edilmelidir. O dönemde, olumsuz hava koşullarının ve nispeten zayıf tarım yöntemlerinin bir arada olması, Fransa'nın birçok bölgesinde ciddi bir gıda sıkıntısı üretti ve bu durum gıda ve diğer mal fiyatlarının yükselmesi ile sonuçlandı.

2. İNSAN GENOM PROJESİ BİR ÖJENİ PROGRAMIDIR

İnsan Genom Projesi’nin birçok faydasının yanı sıra hakkında üretilen komplo teorileriyle de ünlü. Örneğin projenin, aslında bu gezegen için alt tabaka ve elverişsiz olarak kabul edilmiş olan insanları yok etmek için daha iyi yöntemler geliştirmek geliştirildiğine inanan komplo teorisyenleri de var.Bu komploya göre, projenin nihai hedefi dünyada "kötü genlerin" belirlenmesi ve ortadan kaldırılmasıdır.

3. KÜRESEL ISINMA DÜNYA NÜFUSUNU AZALTMAK İÇİN BİR MAZERETTİR

Kendi başına küresel ısınma zaten çok tartışmalı bir konudur. Onun varlığı, kabul edenler ve reddedenler arasındaki hararetli tartışmanın sabit konusudur. Reddedenler kampındaki bazı teorisyenler, küresel ısınmayı durdurmak için yapılan kampanyanın sadece nüfus azaltımı programını uygulamaya yönelik bir üçkağıt olduğunu ifade etmiştir. Onlara göre, fosil yakıtları ve zararlı maddeleri azaltmak için savaşmak, aslında geniş çapta yemek ve enerji ürünlerinin dünyanın her tarafında azalması demektir. Bu insan yapımı kıtlık ve yoksulluk, yeni bir dünya düzeni uygulamak için bu düzenin arkasında olanlara bunu kolaylaştırarak, daha sonraları dünya çapında bir soykırımla ve küresel ekonominin imhasıyla sonuçlanacaktı.

4. PANDEMİLER NÜFUS AZALTIMI GİRİŞİMİDİR

Komplo teorisyenleri pandemilerin(salgın hastalıkların) aslında dünya nüfusunu azaltmak üzere bazı uğursuz gruplar tarafından yayıldığına inanıyorlar. Aslında bazıları, 1918'den 1920'ye kadar yaklaşık 20-100 milyon insanın ölümüne sebep olan ve olağanüstü bir şekilde yıkıcı olan İspanyol gribinin -aynı zamanda Amerikan ordusunun yanlış giden bir deneyinin sonucu olarak tanınan- kasıtlı bir nüfus azaltımı planı olduğunu savunuyorlar. Sonuç olarak, insanlığın şimdiye kadar geçirdiği tüm salgınlar -domuz gribi ve Ebola dahil- aslında dünya nüfusunu azaltmak isteyenler tarafından yaratılan yapayhastalıklardır. Ayrıca pandemilerin, ilaç şirketlerinin ilaç satışlarını yükseltmek için yarattıkları da yaygın düşünceler arasında.

5. GEORGIA GUIDESTONES ANITI NÜFUS AZALTIMI GÜNDEMİ İÇİN BİR UYARIDIR

Hiç kimse Georgia Guidestones Anıtı'nı kimin ve neden inşa ettiğini bilmiyor. Amerika'nın Georgia Eyaleti'ndeki ElbertCounty şehrinde bulunan ve aynı zamanda Amerika'nın Stonehenge'i olarak bilinen bu yükselen yapının üzerine, insanlığın genel refahı uğruna takip edilmesi gereken 8 dildeki 10 ilke kazınmıştır. Ancak, komplo teorisyenleri yazıların aslında nüfus azaltımı projesini hayata geçirecek güçlere ışık tutmak için yazıldığını düşünüyor.

6. GIDA YASASI (THE CODEX ALIMENTARIUS) DÜNYANIN GIDA TEDARİĞİNİ KONTROL EDECEK OLAN PLANLARI İÇERİR

Dünya Sağlık Örgütü tarafından oluşturulan Gıda Yasası, gıda güvenliği için yapılan, ülkelerin takip edebileceği veya reddedebileceği bir dizi yasadan ibaret olduğu söylense de; komplo teorisyenlerine göre bu aslında dünyanın gıda tedarikini kontrol ederek gezegenin yarım milyondan fazla nüfusunu öldürme planıdır. Onlara göre Gıda Yasası, doğal gıdalar yerine genetiğiyle oynanmış gıdaların yayılmasını ve vitamin ve minerallerin aşamalı olarak azaltılmasını teşvik etmektedir. Sözde, yasanınarkasındaki insanların nihai hedefi, 3 milyar insanın beslenme bozukluğu ve yaşam tarzından kaynaklanan hastalıklar yüzünden ölmesidir.

Ve yine   komplo teorisine göre  corona  insan nüfusunu 500 milyona indirmek için  çok iyi bir  bahane  inşalar tarafından imal edilen bu hastalık tamda bu iş için biçilmiş kaftan.

11 Kasım 2020 Çarşamba

İZMİR DEPREMİ

 Bakın bu yazı İzmir depremi ile alakalı çok şeyi bize ne güzel anlatıyor. Yazarını bilmiyorum. Ama duygularıma tercüman oldu ve sizlerle de paylamak istedim

Tanrı’nın mucizelerini esirgediğiülke. Japonya.

Onlar; ne Hazret-i Musa’ya, ne İsa’ya iman ettiler. Ne de son peygamber Hazret-i Muhammed’e.

Ülkenin %52’si herhangi bir kurucusu ve kutsal kitabı olmayan Şintoizm dinine inanıyor.%35’i Budist.

%7’si hiç bir dine inanmıyor.%2.5’i Hristiyan. Müslüman nüfus ise %4’lük diğer inanışlar sınıfı içinde yer alıyor. İşte tam da bu sebeple, Tanrının unuttuğu ülke Japonya.

O’nun gazabına da, rahmetine de rastlanılmıyor bu ülkede.

Deprem örneğin…

Japonya’da deprem ilahi bir ikaz değil. İzmir depremi

Zina ve zulüm arttığı zaman ortaya çıkmıyor. Kıyametin alameti de sayılmıyor.Japonlar’a göre deprem önlenemeyen bir doğa olayı. Evet depremi önleyemiyor Japon bilim insanları. Âmâ onun öldürücü etkisini önemli ölçüde ortadan kaldırabiliyor. Öyle olunca da Demirinden, çimentosundan çalınmış apartman enkazları altından, 65 saat sonra Tanrı’nın bir mucizesi olarak Elif bebekler sağ olarak çıkmıyor.

Ve Japon cumhurbaşkanları; “Seni, kardeşlerin Elzem ve Ezel’i, İdil’i, İnci’yi ve daha birçok evladımızı bizlere bağışlayan Allah’a şükürler olsun.” diye mesaj atmıyor.

Çünkü biliniyor ki;

Japonya’da Tanrı o işlere karışmıyor.

Maden ocaklarında göçükler, fıtrat nedeniyle olmuyor. Ölenler güzel ölmüyor. Ve demiryollarında sinyalizasyon sistemi demiryolu taşımacılığının olmazsa olmaz bir şartı olarak kabul ediliyor.

Pisi pisine yaşanan ölümlerde suç Tanrı’ya atılmıyor. Bütün bu sayılanları duyamazsınız Japonya’da…Ama depremin üçüncü günü şehre su veremediği için bir belediye başkanının intihar ettiğini duyabilirsiniz.

Veya imar işlerinden sorumlu bir belediye başkan yardımcısının deprem konutlarını süresi içinde yaptıramadığı için kendini yakarak öldürdüğünü.

Peki ya bizde?

Güzel ülkemde depremler; ilahi bir ikaz.

Ölümler; kader. Kurtuluşlar; Tanrı’nın mucizesi. Ve öyle olunca da; Katil müteahhitlerin hiç bir suçu yok olan bitende. Hatta onları yüksek mevkilerde görebilirsiniz.

1999 Düzce depreminde 20 kişiye mezar olan Işık Apartmanını hatırlıyorsunuz değil mi?

Peki, 3 katlı olması gereken yere 7 katlı o binayı diken Müteahhit Hamza Cebeci ve ortağı Fahri Çakır’ı hatırlayan var mı?

Hamza Cebeci, kendi ailesinden de 4 kişinin hayatını kaybettiği bu olaydan yargılandı ve 10 ay ağır(!)

Hapis cezasına çarptırıldı. Sonra ne mi oldu

2001 yılında AKP’nin kuruluşunda görev aldı.

28 Mart 2004 Yerel Seçimlerinde AKP’den Üsküdar İlçe Belediyesi Meclis Üyeliğine seçildi.

Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi İmar Komisyonu Üyesi oldu.

Ardından 2015 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olan Darülaceze’nin başkanlığına getirildi.

Hamza Cebeci, son olarak 9 Mayıs 2020’de Cumhurbaşkanı Danışmanlığına atandı.

Ortak Fahri Çakır ise; 2003 seçimlerinde AKP milletvekili seçilerek yargılanmaktan kurtuldu.

Halen AKP Düzce Milletvekili olarak Meclis’te bulunuyor.

Elin gavuru depremlere rağmen rahat biz hala Allah’ın mucizesi diyoruz. Ne diyeyim Allah Akıl fikir versin. Pardon o beyni Kullanmayı nasip etsin.