30 Eylül 2016 Cuma
Bu Neyin Savaşı
Herşey yeni bir partinin kurulmasıyla başlamıştı. AKP partisi diye bir parti kurulmuş Başındaki başkan Adayı Dindar Fetullah Gülenin desteğini alarak seçime katılmış,Hırslı, Adaletli, yoksulluktan gelmiş halkın içinden biriydi. Bu ülke için kimsenin vaad etmediği çok güzel umutlar vaad etmişti.
İnsanlar yıllardır kendilerini yöneten Partilerin Başarısızlığından bıkmış bu yeni parti için umutlanmıştı ilk seçimde diğer partilere açık ara ile birinci oldu.bu yeni Parti Ülke için çok güzel şeyler yaptı,halkın beklediği bir liderdi. çalışıyorlar dı Türkiye için güzel projeleri vardı ve uygulamaya başlamışlardı.buraya kadar çok güzel.
Ne olduysa ikinci seçimlerden sonra oldu Fetullah Gülenle yaptığı işbirliği kendi çıkarlarına zarar vermeye başlayınca iki dost düşman oldu,yolları ayrıldı.Cemaati arkasına alan Erdoğan orda büyük bir kayıp yaşadı. sonra cemmatlere karşı bir operasyon başlatıldı.polisler emniyet görevlileri , müdürleri amirleri bir anda göz altına alınmaya başlayıp görev yerleri değiştirildi. çünkü onlar Ceaatin Adamlarıydı. AKP Alehine yazı yazan basın mensuplarına karşı bir darbe yepıldı, silivri Cezaevi tıka basa Gazeteci doldu.Erdoğanın yazılanlara karşı tahhamülü yoktu. halk gözünü açsın istemiyordu. askerlere karşı bir darbe başlatıldı. Generaller Paşalar göz altına alındı. suçları ordu içinde ordu kurmaktı.vatana ihanetten yargılandılar
Artık kimse güvende değildi. Herkes diken üstündeydi. Erdoğan yazılıp çizilenleri eleştiriyor kızıyor küfürlü konuşuyor, hakarete varan mahalle ağzı ile konuşuyordu.
Durumlar ve roller değişmişti,derdini anlatan bir Çifçi ''işler kötü Anamız ağladı başkanım'' diyince Erdoğan ''Ananı da al git'' diyecek kadar ileri gitmişti.urfa için '' Ceketimi Koysam oy alırım '' dediğinde Urfa ona bir ders verip onu yenilgiye uğratarak aslında Urfa halkının gerekirse başına Tac ettiği bir Başkanı cezalandırabileceğinide göstermiş ti. Erdoğan hayal kırıklığı yaşamıştı. İzmirlilere gavur izmir diyerek büyük bir gaf yapmıştı ve İzmirlilerin büyük tepkisine yol açmıştı. bütün bunlar Erdoğanı durdurmaya yetmedi.
Önüne geleni eleştiriyor,kişileri Mahkemeye verip hakaret davaları, Tazminat davaları açıyordu. bir Başbakana yakışmayacak ucuz ve basit davranışlar sergilemişti. belli ki onun cephesinde ters giden birşeyler vardı huzursuzdu.insanların kaç çocuk doğuracaklarını söylüyor.içkilerine sigaralarına karışıyordu.AKP taraftarlarınin işleri açılmış hepsi zengin olmuş, başı Türbanlı kadınların sayıları artmış sokakta şalvarlı sakallı adamlar rahatça dolamaya başlamıştı.kılık kıyafet serbestliği bir yerde iyiydi,fakat Toplum artık ikiye bölünmeye başlamıştı.
Özel Savcılar, Özel Mahkemeler kuruldu. Bu Mahkemeler'de ne suç işledikleri bilinmeyen insanlar yargılandı. bu insanların hepsinin de AKP ye karşı olmaları dikkat Çekiciydi. ok Erdoğanı göstermeye başlayınca özel mahkemeler Ve savcılar kaldırıldı. Aslında bir nevi İntikam alınmış'tı sanki.
Atatürkün resimeri ders kitaplarından kaldırıdı. Erdoğanın Resmleri kondu, Türkiye Cumhuriyetinin TC 'si Kaldırılmak istendi Halkın tepkisi yüzünden iptal edildi.
İmam hatip okulları, Mescitler çoğaltılıp İlkokuldaki çocuğuna bile baş örtüsünün gerekliliği tartışılıp kabul edildi.Din Eğitimine ağırlık verildi.amaç Arap ülkeleri gibi bir Ülke yaratmak Aşırı dinci kesimi çoğaltmaktı. Atatürkçü'lük dinsizlikmiş gibi lanse ediliyor müslümanlar ve Atatürkçüler diye bir bölünme yaşanmasına neden olunmuştu.
Türkiye için büyük bir kaostu bu.insanları hazır olmadıkları bir yaşama biçimine zorlamaktı
Gezi olayları bütün bu yaşananların bardağı taşıran son damlası olarak kendini gösterdi.Erdoğan taviz vermeyen bir uslupla Padişah rolüne bürünüp Saddam Hüsyin gibi davranıyordu.olaylara sağduyulu yaklaşmak yerine saldırganlaşıyor fevrileşiyordu.Gezideki olayda gençlere yardım eden Otellere, Esnaflara ,Maliyecelieri yollayarak inceleme başlatıp onların tabiri caizse canlarına okunduğu söyleniyordu.
Silah yüklü kamyonları yakalayan Savcılar ,göz altına alıp yargılanıyorlardı. çünkü silahların kime yolladıkları ve yakalanmaları bazı kişiler rahatsız etmişti.. ayakkabı kutularındaki paralar, Erdoğanın oğluyla yaptığı telefon görüşmeleri Dört Milletvekilinin yaptığı yolsuzluklar bile bir şekilde örtpas edildi. fakat Halk ve Basın bastırınca istifa etmek zorunda bırakıldılar.
Bu arada Pkk ile barış süreci tartışılmaya başlanmıştı.kapalı kapılar ardında Basından habersiz Görüşmeler yapılıyor, gizli bir pazarlık konusu işleniyordu.amaç Güneydoğudaki Halkın refahı ve huzuru idi.. uzun görüşmeler HDP nin arabulucuğu, ve Akil adamların uğraşları sonuç vermiş barış süreci başlatılmıştı.
Uzun zaman PKK tek bir kurşun sıkmadı, Tek bir Şehit haberi gelmedi sonunda insanlar Huzuru bulmuştu. fakat Erdoğanın tek başkanlık sistemi diye tutturması insanlarda diktatör düşüncesini uyandırdı. yaşanan bunca olaydan sonra seçimlerde AKP ye değil ama Erdoğana bir mesaj verilmesi gerekiyordu ve seçimlerde Halk koalisyon dedi.
Erdoğanın beklemediği bu sonuç onu hayal kırıklığına uğrattı evdeki hesap çarşıya uymamıştı.koalisyonun kurulması taraftarı olmadığı belliydi.koalisyon kurma görevini mümkün olduğunca uzatıp kimseye yetki vermemesi bunun göstergesiydi. koalisyon çalışmaları sürerken Erdoğan'ın İşid'e karşı Suriyede bir operasyon başlatacağız diyip silahları PKK ya çevirmesi yeniden savaşın başlamasına neden oldu.
Artık hergün asker ve polis şehit haberleri alıyoruz,
bu bir Toprak Savaşı değil, bu bir Ülke Savaşıda değil, bu bir Rant Savaşıdır Erdoğanın verin 400 milletvekili tek başkanlık sistemini getirelim anayasayı değiştirelim bu savaş bitsin Açıklamaları açık ve net bir şekilde asıl amacı ortaya çıkartmış bulunmaktadır.
''yüzde 52 benim vatandaşım'', ''benim Başı örtülü Bacım'' gibi sözlerleToplumu ikiye bölen Cumhurbaşkanı,Askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyerek ölmelerini basıtleştirip önemsizleştirerek işide Operasyon yapıyoruz Gerekçesiyle suriyede pkk yı hadef alıp barış sürecini bozan bir davranışta bulunmuşken. şimdi kalkmış tek Parti yani AKP kazansaydı bu savaş olmazdı mesejını veriyor Denize vuran suriyeli Çocuk için Babasını Arayıp baş sağlığı dileyip dünyaya ''mültecilere kapılarınızı açın'' diye seslenip, ama gelen Şehitler'e karşı sessiz kalıyor '' Barış sürecini dondurduk, artık barış yok'' diyebiliyorsa bu işte bir tezatlık var ve halka ''bunu siz istediniz ''gibi bir mesaj olarak algılarsak, oturup biraz düşünmek gerek diye düşünüyorum. bir yerde birileri bir yanlış yapıyor ve ceremesini Doğuda olağan Hal uygulanması yüzünden açlıkla burun buruna gelen, Ekmek parası kazanmak zorunda olan, yada köylerini yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalan halk, ve Askerden teskere alıp gelecek diye beklerken, Evlatlarının Şehit haberi alan Aileler çekiyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder