30 Eylül 2016 Cuma

Bu Gün Günlerden Özlem...




Rüzgarın uçurduğu perdeye dalmışım kimbilir nerelerde geziniyorum.. İçimde uçuşan yaprakların hışırtısı, yere düşen misketin sesi ile irkilerek bakıyorum etrafa. Canım yanıyor elime alırken o minik cam küreyi. İçinde renkler dansediyor alacalı, ona baktıkça ben giriyorum gökkuşağı gibi tüm renkleri savurarak geçmişin penceresinden içeri.

Beni sen karşılıyorsun, anılarımda tozunu silkerek çıkıp aniden ortaya. Sen, yani ben dünden gelen yarına giden yolcu. İtina ile hazırlamışım bavulumu, içinde tüm hayatım. Özenle yerleştirilmiş beyaz kağıtlar ve gül yaprakları ile örtülerek. Muhteşem bir tören hazırlamışım sana, kimsenin bilmediği bilenlerin imrendiği sevgi ile.

Elimde geçmişim yürüyorum.. İçimde sızılar, sevinçler, umutlar, sen karşılıyorsun yine beni. Yani ben, sevinçli, umutlu mendil sallayarak geçiyorum önünden.

Yol beni götürüyor ben umutlarımı..

Karşıma çıkıyorsun sen bu defa, ben değil, tanışıyoruz seninle. Elimde geçmişim, yüreğimde sevgi, gözlerim nemli bakıyor salladığım mendille siliyorum akan iki damla gözyaşını.
Silme diyorsun. Bırak kurusun akdığı yerde, sen oluyorsun bu defa yüreğindeki en güzel yeri gösteren, gel diyorsun gel işte bu senin yerin artık burdasın.
Ve ben çekinerek oturuyorum yerime. Gözümde iki damla kuruyan yaş elimde sana vermeye hazır sevgiyle.

Sonra ne mi oluyor...
Kimbilir...
Yazdım işte...
Ne yazılan var, ne iki damla gözyaşı ne de o gözyaşların sahibi.
Hepsi düşlerimdeki dünde kaldı,
kimbilir belki yarım kaldı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder